Jessica, sarı saçlarının dağıldığı odaya adımını atar atmaz içinde kıvranan o sapık arzuyla dolup taşmıştı. Küçük göğüsleri hafifçe kalkıp iniyor, nefesini derin ve hızlı alıyordu. O devasa siyah yarak odanın havasını tamamen değiştirmişti; Jessica’nın küçücük amcığını delip geçeceği o kaba, güçlü varlık karşısında bedeninde tarifsiz bir gerilim vardı. İlk bakışta bile belli oluyordu; bu siken adamın elinde oyuncak olmaktan başka çaresi yoktu.
Kocaman siyah sikisi Jessica’nın küçük amcığını görür görmez dişlerini sıkarak diz çökmesini emretti. Hırçın ve acımasız bir kökleme için hazırdı adam. Sarışının dudakları kendi içinde titriyordu, ama derin yutkunup adamın yumuşak başını boynuna doğru çektiğinde boğazından aşağı inen o kalın siyah kamış sardı her tarafını. Elindeki kesik saksoyu o kadar derine alıyordu ki, Jessica boğuk seslerle inlemeye başladı, amcığını yalayıp saran dilinden daha büyük, daha kalındı o.
Göğsündeki küçük meme uçları sertleşirken adam arkasına geçti, iki eliyle kalçasından tuttuğu kızgın bedeni acımadan bastırmaya başladı. Jessica’nın sesi hafifçe çatladı ama o daha fazlasını istiyordu; öfkeyle ve vahşice ağır ağır içine girerken her bir hareketiyle minik amcığını paramparça edeceğini biliyordu. Derin ve hızlı kökleme başladı; karnındaki kasların ritmiyle uyumlu sallanan küçük göğüsler hemen direndi ama dayanamayıp eski haline döndü.
Siyah devin parmakları kızgın teninin üstünde gezinirken Jessica istemsizce yüksek sesle inilti attı, bütün bedenini saran yanma hissi bu anın deli dolu şölendiğine kanıt gibiydi. Az sonra adam sertçe vurdukça onun minicik amcığı genişleyip kabarıyor, içten içe kopacak gibi çırpınıyordu. Sonunda tüm gücüyle içeri boşalırken kızın yüzü kıpkırmızı kesildi; katıksız zevk ve acının birleşimiyle ağzından çıkan hırıltılı iniltiler odada yankılanıyordu.
İkisi de soluk soluğa kalmıştı; Jessica yerde sürünürken bile o büyük kara kökün bıraktığı iz hâlâ bedeninden silinmemişti. Sapkınca ve saldırgan bu anlar arasında var olan tutku hiç bitmeyecekmiş gibi devam ediyordu; çünkü bu tür kaba işlemlerden başka hiçbir şey onun damarlarında kan gibi akmıyordu artık.